|
|
Türk halkının en alt sınıfından en üst sınıfına kadar herkes avantacı oldu, rüşvetçi oldu. Gecekondulara bakın, yağma. Ahlaksızlığı halka yaymak için onu soyguna ortak edeceksin.
Cüneyt Arkın, Bizans askerlerini kılıcıyla yerle bir eder, zıplar, koşar, ata hiçbir kovboyun binemeyeceği estetik tarzda biner, bir karate yaptı mı, Bruce Lee'yi gölgede bırakırdı. Peki ya şimdi. Artık zaman değişti, filmler gelişti, mertlik eski 35'lik filmlerde kaldı. O, Osmanlı'yı Bizans'tan temizlemedi mi, bununla da kalmadı, dünyayı kurtarmadı mı? İşte mertlik.
Şaka bir yana, Cüneyt Arkın'ın filmleri öyle yabana atılacak gibi değil. Türk tarihini, Bizans'ın kötü emellerini kitaplardan çok onun filmleriyle öğrendik. Bunun için Arkın'ın hakkı ödenmez.
|
Çocukluğumuz, birçok filminde bitmez, tükenmez enerjisini sergileyen, her filmini göz kırpmadan, heyecanla, coşkuyla izlediğimiz Cüneyt Arkın'la geçti. Sinemanın büyüsünü ilk defa onunla tattık. Niye mi? Çünkü bu adam, tek başına kötülere meydan okuyor ve hepsini yere serebiliyordu. Bizler de o vurduğu zaman alkış tutuyorduk. Tabii bunlar çok güzel hatıralar olarak gerilerde kaldı. Bir zamanlar, Hollywood kapılarına dayanan, hatta bir çak ülkede farklı isimler altında büyük bir jön olarak tanınan Cüneyt Arkın'la keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Dünyayı Kurtaran Adam yeniden çekilecek mi?
Evet, böyle bir proje var. Önce bunu Amerikalılar ve İngilizler yapmak istedi. Birçok konuda anlaşamadık. Yani, birinci 'Dünyayı Kurtaran Adam'daki espriyi anlayamadılar, meseleyi çakamadılar. Çok büyük bütçelerle geldiler. Ancak, projeleri çok mekanikti. Türk filmleri, insan olmadan, insan yüreği olmadan, insanın güzelliği olmadan olmaz. Matrix gibi teknolojiye, görsel efekte dayalıydı. Projede insan yoktu. Halkla sıcak ilişki, yürek beraberliği çok önemli. Çok filmler çekiliyor. Benim söylediğim şeyler olmadığı zaman, değerler olmadığı zaman, temel kaynaklar olmadığı zaman olmuyor. '
Bu film artık dünya çapında ünlü değil mi?
Avrupa'nın her yerine gittim; Avrupa'da herkes 'Dünyayı Kurtaran Adam'ı biliyor. Dünya çapında bir film oldu.
Bu proje nasıl doğdu?
Kayseri tarafında bir film çekiyorduk. Filmde oynayan bir Türk ozanı vardı. Deyişler, Karacaoğlan'dan, Anadolu'nun o eski masallarını, menkıbelerini, destanlarını söylüyordu. Bu bizi çok etkiledi. O an , 'Bunu toparlayan bir film yapalım' dedik. Adamın söylediği çok ilginç bir şey vardı. "Anadolu insanının tarihine bakın; hastalıklar, işgaller, savaşlar, ölüm, yoksulluk. Anadolu insanında bütün bu zorlukları bu faciaları yenen bir güç var. İşte bu Anadolu hümanizmi" dedi. Anadolu hümanizmi ve felsefesi müthiş bir güç. Filmde Şeyh Bedrettin vardır. Güzel sözleri ile kötü adama karşı insanların dayanma gücünü veren. Mevlana vardır. Karacaoğlan vardır. Bu sözler batılıyı çok etkiliyor, ama nereden geldiğini çakamıyor. Anadolu felsefesi insanları çok güçlü yapmış, o yüzden bütün bu facialara, savaşlara, işgallere, yokluklara dayanmışlar. Ama Batı bunu anlayamaz. Bizim çok adil tarihimiz var. Batıya bakın, yeraltı, yerüstü bütün gariban ülkelerin madenini, zenginliklerini soymuş, üstelik de insanlarını köle diye satmış ya. Osmanlı da böyle bir ayıp yok.
|
|
Yeni çekeceğiniz 'Dünyayı Kurtaran Adam'da dünyayı nelerden kurtaracaksınız?
Şimdi bugün Roma İmparatorluğu, Amerikan imparatorluğu, Avrupa Birliği imparatorluğu, ne yapmak istiyor, bütün dünyaya sahip olmak istiyor mu? Bütün dünyanın zenginliklerine parasına, toprağına, suyuna, yıldızına, kuşuna, böceğine sahip olmak istiyor mu? İstiyor... 'Dünyayı Kurtaran Adam'ın konusu da böyle işte. Bugünkü Irak'ın işgali gibi, bir şey. Kan emerek yaşıyor, kan dökerek yaşıyor.
|
Biz kötü bir insanın yer yüzünde gerçekten canlı bırakmayan hepsinin kanını emerek gücünü koruyan, iktidarını koruyan, kötü insana karşı Anadolu'daki insanın nasıl kazandığını, ona bu yenme gücünü veren kaynaklar ne varsa filmde de o olacak. Yani temelde bunlar olacak. Dikkat ederseniz Türkiye'de popüler kültür çok yayıldı.
Alt kültür, yani düzeyi çok düşük, ama herkese hitap edebilen, sanatta, sanatçı da artık hepsi bir mal oldu, meta. alınıp, satıyorlar buzdolabı gibi. Ambalajlayıp alıp satılır bir hale geldi. Şimdi artık yavaş yavaş bir şeylerin yapılması gerekiyor. 'Dünyayı Kurtaran Adam'ın ikincisinde mutlaka çok büyük bir zekaya dayanan Nasrettin Hoca fıkraları olacak.
Bu günlerde izlediğiniz iyi filmler var mı?
Herkes bir şey yapıyor. İçlerinde çok iyi olanlar da var. Özveriyle, kendilerinin çabalarıyla yapılıyor. Arkalarında televizyon, reklam, bir güzel ambalajlıyorlar ki, bir makyaj yapıyorlar ki, içinde ne olduğunu anlamana imkan yok. Bir sanatçı sanatını yaparak görevini yapmış değildir. Bu toplumda, yaşamında gençlere örnek olması lazım.
Anadolu insanı çok hümanist
Türkiye'nin manzarası nedir şimdi?
Bir kere eğitim sistemini, baştan aşağıya değiştireceğiz. İnsan yetiştireceğiz, o eğitimi üretime sanata kültüre yansıtacağız, yepyeni bir siyasetçi türü yetiştireceğiz. Ben tarafsızım çok iyi konuşurum. 12 yıldır Anadolu'dayım her yerini karış karış biliyorum. Bu millete bu yapılmaz. İran doğal gazı kesiyor, bu nedir ya? Toprağımızın neresine dokunsak taş, kömür ve linyit ya. Hele Mesut Yılmaz'ın partisi. Kendi çıktı ya, "Haysiyetim, namusum üzerine, şerefim üzerine yemin ediyorum bu yoksul zavallı çocukların bir kuruşuna el değdirirsem" dedi. Hepsinin yolsuzluğu onun döneminde aldı gitti. Özal'ı baş tacı yapıyoruz. Bugünkü çektiğimiz sıkıntıların temeli orada atıldı. Ben Anadolu'ya gittiğim zaman Anadolu insanı sefil, işsiz, tarım bitmiş, 'Dayanırım' diyor, ama ahlak gidiyor ona karşı koyamam; 'Orada ne yapacağım' diyor. Ahlaksızlığı, namussuzluğu Türkiye'de yavaş yavaş alıştırdılar. Adam iki kuruş üç kuruş çaldı, 'boş ver' dedi, bir milyar çaldı, 'boş ver' dedi, 'trilyon çaldı, dolar çaldı' boş ver. Yavaş yavaş alıştırdık insanları kötülüğe. Rüşvete, hırsızlığa, ahlaksızlığa ve çevreye, halka da yaydık. Ama bütün bunlara rağmen en güzel memleket Türkiye'dir. Benim oğlum Londra'da, annesi, 'bir çocuk yap' diye bağırıyor. "Nasıl yaparım, burada makine olur benim çocuğum baba" diyor. İnsan ilişkileri yok, sevgi yok. Bütün siyasi partilerin adını sevgi koymak lazım. Bütün siyasetçilerin devlet adamların soyadları sevgi olması lazım, sevgi, adalet ve ekmek... İnsan yetiştireceğiz insan. Ekonomik insan değil, düşünen insan, yüreğiyle aklın aynı derece kullanan insan...
Alkol ve uyuşturucu konularında konferansa katılıyorsunuz. Aileler çocuklarına sahip çıkamıyor mu?
Bir gençlik yetiştiriyorsun, saçları Amerikan traşı, kafada jöle, markalar giyiniyor. Herkesin elinde bir cep telefonu var. Tamamen Amerikan türü, batının yaşama biçimine çocukları bırakmışsın. Tarihimizi öğretememişsin. Yani çocuğa, kendi ulusunu, kendi halkını, tarihini; geçmişiyle övünecek, gurur duyacak hiçbir şey vermemişsin ki... Çocuğu başı boş bırakmışsın. Ben tarih okumaya başladığım zaman, dünyayı, Türkiye'yi daha iyi görmeye başladım. Bizim türkülerimiz gitti, şarkılarımız gitti. Bizim bayramlarımız, adetlerimiz gitti. Bütün değerleri elinden aldık çocukların. Televizyon çocuğu hepsi. Yabancı dille eğitim var ya. Bir milletin dilini öğreniyorsan o millete kayarsın yavaş yavaş. O milletten olursun. Yabancı dile karşı değilim. Öğrenecek tabii. Ama önce kendi dilini öğrenecek. Çocukları başı boş bıraktık. Aileler bir araya gelip dertleşmiyor ki. Benim ailemde de oluyor çoğu kez. Canlarına okuyorum.
Konferanslarınızda başarı elde ettiniz mi?
Alkol, uyuşturucu ile mücadele konferanslarında çok başarılı olduk, dernekler kurduk, okul-aile dernekleri kurduk. Televizyon o kadar etkili ki. Dünyanın en büyük programlarını yapıp, trilyonlarca götüren bir arkadaşıma şunu söyledim, 'Ya alkol, kötüdür, süründürür, uyuşturucu da öldürür. Şunu söyleyin' dedim. Söylemediler. Anadolu'ya gidin her genç kız bir Türkan Şoray, bir Fatma Girik'tir. Gidin güneydoğuya, herkes İbrahim Tatlıses'tir. Sanatçıyla özdeşleşiyor. Hiç değilse özel hayatımızda örnek olalım. Adam, 'Alkol süründürür, uyuşturucu öldürür' demedi diyorum. Sanatçı Türk toplumunda çok önemli. Toplumsal değerleri korumada Türk sinemasının çok önemli görevi vardır. Kemal Tahir ne demiş: Bir milletin bana şarkılarını, türkülerini dinletin ne mal olduğunu söyleyeyim.
Bu tahribata karşı siz nasıl baş ediyorsunuz?
Benim iki tane oğlum var. Allah'a şükür bir gün onlara şunu yap bunu yap demedim ki. Çünkü ne yapacaklarını biliyorlar. Biz öyle eğittik. Sorumluluk verdik. Yalan söylememeyi de babamdan öğrendiler.
BİZE HAKARET ETTİLER
"Profesörlerimiz, aydınlarımız oturmuş Avrupa Birliği'ni tartışıyor. Avrupa Birliği lafı ilk çıktığı zaman, 'Bizi almayacaklar' dedim. Yahu Osmanlı dönemine bak. Adamlar bize ne yaptıysa onun dışında başka bir şey yapamazlar. Bunu yapan Avrupa. Arkasından Amerika. Ne güvenmesi, nefret ediyorum (gülüyor). Çok hakaret ettiler bize. Bakın tarihimiz içerisinde Osmanlı'nın hiçbir ayıbı yok. Benim müthiş bir tarihi haklılığım var. Yeryüzünde, dünyada coğrafya haklılığım var. Böylesine bir ulusa birtakım Avrupalı nasıl böyle davranır. Şimdi nedir yani, cahil okumamış insanlar onlar. Senden her şeyi aldı. Bugün eğitim onların elinde. Kültürümüz onların elinde.
|
Mezin TANRISEVEN
http://www.yenisafak.com.tr/roportaj/roportaj15.html
|
|